Fed faiz kararını açıkladı
Son dakika haberi... Fed, faiz kararını açıkladı. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısından gelen haberlere göre Fed faizleri 2.25 - 2.50 aralığında sabit bıraktı.
Fed, faizlerin değiştirilmemesi kararımnı 1'e karşı 9 oyla aldı, Bullard faiz indirimi istedi.
Fed faiz kararını açıkladı. Fed üyeleri faizlerin sabit tutulmasına karar verdi ve Fed'in politika faizi mevcut 2.25-2.50 aralığında kaldı.
Beklentiler ise şöyle sekillendi:
Fed: 2019 Yılı ortalama faiz beklentisi %2,4 (Önceki %2,4)
Fed: 2020 Yılı ortalama faiz beklentisi %2,1 (Önceki %2,6)
Fed: 2021 Yılı ortalama faiz beklentisi %2,4 (Önceki %2,6)
Fed: Uzun dönem ortalama faiz beklentisi %2,5 (Önceki %2,8)
Fed: 2019 Yılı işsizlik oranı beklentisi %3,6 (Önceki %3,7)
Fed: 2020 Yılı işsizlik oranı beklentisi %3,7 (Önceki %3,8)
Fed: 2021 Yılı işsizlik oranı beklentisi %3,8 (Önceki %3,9)
Fed: Uzun dönem işsizlik oranı beklentisi %4,2 (Önceki %4,3)
Fed: 2019 Yılı büyüme beklentisi %2,1 (Önceki %2,1)
Fed: 2020 Yılı büyüme beklentisi %2,0 (Önceki %1,9)
Fed: 2021 Yılı büyüme beklentisi %1,8 (Önceki %1,8)
Fed: Uzun dönem büyüme beklentisi %1,9 (Önceki %1,9)
Piyasaların karar öncesi bu toplantıdan indirim beklentisi yüzde 19'da kalmıştı. Fed'in temmuz toplantısında faiz indirimine gideceği beklentisi ise yüzde 80 düzeyinde bulunurken, bu oran eylül toplantısı için yüzde 90'ın üzerine çıkmış durumda.
Toplantıda farklı görüşler ortaya çıkarken 2019'da 17 üyeden 8'i sabırlı olmaktan, 8'i daha düşük faizden, 1'i de faiz artışından yana görüş bildirdi.
Dolar/TL, Fed kararının ardından 5.82'den 5.80 altına indi ve 5.7970'e geldi. TL de dahil olmak üzere tüm gelişen ülke paraları dolar karşısında değer kazandı.
ABD 10 yıllıkları an itibari ile yüzde 2,02 civarında geziniyor. 30 yıllık düşüş trendi daha önce kırılmıştı ve faizlerin yükselmeye devam edeceği algısı oluşmuştu. Ancak 30 yıllık bir trend kırdıktan sonra apar topar seri yükselişler beklenmemeli. Uzun bir süre ben yatay seyrinde ve 3,25 - 1,25 % aralığında gidip gelmeler gözlenebilir. Ancak bu düşük faizler ABD de enflasyon hedeflerinden sapmasına neden olacaktır ve enflasyon oranını düşürecektir. Nitekim 2018 yılı içerisinde enflasyonda görülen 2,9% luk zirveden sonra oluşan düşüş trendi devam etmektedir. Zaten saatlik ücretlerde kayda değer bir yükseliş olmuyorken yakın zamanda oluşan enflasyonun kalıcı olması zordu.
Eğer ciddi bir kriz ortamı oluşmazsa ABD borsalarında düşen faizlerle beraber yükselişler gözlemlenebilir.
TL nin ise Dolara karşır dolar endeksine(DXY) bağlı olarak değer kazanması beklenebilir.
12 HAZİRAN 2019 MERKEZ BANKASI FAİZ KARARINI AÇIKLADI
Merkez bankası faiz kararını açıkladı. Merkez bankası faiz oranlarını 12 haziran 2019 Para Politikası Kurulu(PPK) toplantı kararını açıkladı. TCMB faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Böylelikle Gecelik Borçlanma faizi %22,50 iken Gecelik Borç alma faizi %25,50 olarak kaldı. Ayrıca Geç Likitide Penceresi Faiz oranı %24,00 olarak kaldı. Yine Bir Hafta Vadeli Repo Faizinde de değişikliğe gidilmeden %24,00 olarak sabit kaldı.
Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan
bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 24 düzeyinde sabit tutulmasına
karar vermiştir.
Son dönemde açıklanan veriler ekonomideki dengelenme
eğiliminin devam ettiğini göstermektedir. Dış talep nispeten gücünü korurken
finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyet yavaş bir seyir
izlemektedir. Cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklenmektedir.
İç talep gelişmeleri ve parasal sıkılaştırmanın etkileri
enflasyondaki düşüşü desteklemektedir. Bununla birlikte Kurul, fiyatlama
davranışlarına dair riskleri sınırlamak ve enflasyonun düşüş sürecini
hızlandırmak amacıyla sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir.
Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda
elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünü
etkileyen unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek, parasal duruş enflasyonu
hedeflenen patika ile uyumlu seviyelerde tutacak şekilde belirlenecektir.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un
geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle
vurgulanmalıdır."
Merkez bankası kararı sonrası USD/TRY kuru 5,78 seviyesine kadar geriledi. Saat 14:15 itibari ile dolar 5,80 civarında işlem görüyor.
MERKEZ BANKASI(TCMB) FAİZ KARARI
Merkez bankası faiz kararını bugün 12.06.2019 tarihinde açıklayacak. Merkez Bankası 2019 yılı içerisinde faiz kararında bir değişiklik yapmamıştı. 12 haziran çarşamba günkü kararda ise yine bir değişiklik beklenmemekte.
Peki güncel Merkez bankası faiz oranları nedir?
Son gelen veriler ekonomide toparlanmaya işaret diyor. Bu hafta gelecek TCMB faiz kararı ve Cari Denge verileri sonrasında önümüzdeki hafta hararetli bir hafta bizi bekliyor olacak. Önümüzdeki hafta Ekonomik takvimde açıklanacak veriler şu şekilde.
Takvimde çeyreklik işsizlik, bütçe dengesi, sanayi üretimi, tüketici güveni önemle takip edilmeli.
Sanayi üretiminde görüşüm beklentinin üzerinde hatta ekim ayından beri küçülen Yıllık Sanayi Üretiminin 7 ay sonrasında ilk defa büyümesini bekliyorum. Eğer sanayi üretimi 2019 nisan ayında büyüme göstermemişse mayıs ayı içerisinde mutlaka büyüme gösterecektir. Bunu 2018 yılı içerisinde görülen sanayideki yavaşlamaya bağlıyorum. Şirketlerin bir çoğu kur şokları ve ödemelerdeki dengesizlikler yüzünden kapasitelerinin altında çalıştı. 2019 yılı içerisinde en kötü ihtimalle normal faaliyetlerine döndüklerini varsaysak bile yıl sonuna kadar Yıllık Sanayi Üretiminden en az yüzde 5 büyüme beklenmesi normal karşılanmalı.2020 yılı ikinci çeyreğine kadar Yıllık Sanayi Üretiminde yükseliş beklenebilir. Daha önceki Enflasyon yazımızda da enflasyonun aynı zaman dilimine benzer şekilde düşeceği görüşümü paylaşmıştım. Sanayi üretiminin artmasıyla Çeyreklik İşsizlik verilerinde de toparlanma gözlemlenmesi beklenebilir. Son 3 aylık dönemde Yıllık Sanayi Üretimindeki daralmada görülen yavaşlama 2008'den beri görülen en kötü işsizlik verilerini toparlamaya yardımcı olacaktır.
Önümüzdeki hafta işsizlik verilerinde düşüş, diplerde gezinen Tüketici Güveninde 55,3 üzerinde herhangi bir değer, Nisan 2019 Yıllık Sanayi Üretimi verisinde -2,2% değerinden daha yüksek bir değer ve diğer Cari Denge vb. verilerde görülecek olumlu gelişmeler ekonomide toparlanmanın gerçekleştiğini gösterecek bize.
Tüm bu veriler ile birlikte ABD 10 Yıllık Tahvil faizlerinin yüzde 2,12 civarında fiyatlamalar gerçekleştirmesi TCMB'na alan yaratmaktadır. Her ne kadar şu an FED faiz indireceği beklentileri ortalıkta dolaşsa da FED'in faiz oranı indirmesi için en az 3 çeyrek bekleyebileceği unutulmamalı.2020 yılı ilk çeyreğine kadar ABD 10 Yıllık faizleri 2,50 üzerinde kalıcı fiyatlamalar sağlamadığı sürece FED'in 2020 yılı içerisinde faiz arttırmasını ihtimal dahilinde görmüyorum.
TCMB işsizlik, sanayi üretimi, enflasyon vb. verileri bilindiği üzere takip ediyor. Verilerde kısa dönemli olarak iyileşme, Merkezi Hükümetin baskısı olmadığı bir ortamda Merkez Bankasının faiz oranlarında değişikliğe gitmemesi daha makul bir beklenti olacaktır.
Şu an piyasada Merkez Bankası faiz oranlarında değişiklik beklenmemekte. Ancak son PPK toplantısı sonrasında erken faiz indirimi düşünceleri de yoğunluk kazanmakta. TCMB'dan erken bir faiz indirim kararı gelebilme ihtimali var. Ancak ben ülkemizdeki siyasi istikrardaki bozulma, jeopolitik riskler, global ticari krizler vb. etkenleri de dikkate alarak 2020 yılı ilk çeyreğine kadar faiz indirimi beklemiyorum.
Saygılarımla...
XU100 GRAFİK ÇALIŞMASI
Borsa İstanbul BİST100(XU100) endeksi 10.06.2019 itibari ile 94.103,07 seviyesinde kapanış gerçekleştirdi. Günü %0,31'lik yükselişle tamamladı. Daha önceki Borsa İstanbul 28 mayıs 2019 tarihli BİST100 endeksi grafiğinde işaret ettiğimiz 90.400 seviyesi üzerinde BİST100'ün UCUZ olduğu görüşümüzü koruyoruz. Şu an için XU100 USD bazlı grafiğinde ise 16,30 cent civarında fiyatlamalar gerçekleşiyor ve hala 2008 kriz seviyelerinde fiyatlamalar gerçekleşiyor. Bu hafta 12.06.2019 çarşamba günü TCMB faiz kararını açıklayacak. TCMB faiz kararının ardından anlık spekülatif ve volatilitesi yüksek bir borsa ve BİST100 endeksi görülecektir. 95.400 seviyesi civarında kar satışları gelebilir. Çok ucuz olarak gördüğümüz 90.400 seviyesini güncelleyerek 90.600 yapıyoruz. Temel stratejimiz mevcut hisse pozisyonların bu seviye üzerinde korunması yönünde. Düşüşler ise alım fırsatı olarak değerlendirilmesi yönündedir.
Bol kazançlar...
2019 MAYIS AYI ENFLASYON SONUÇLARI
TÜİK enflasyon oranı 2019 sonuçlarını açıkladı. Enflasyon ne demek diyenler için buraya tıklayarak öğrenebilirler. Geçen yılın mayıs ayına göre yıllık TÜFE %18,71 olarak açıklanırken nisan ayına göre aylık TÜFE % 0,95 olarak açıklandı.
Aylık olarak en yüksek artış %8,88 ile Alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşirken en yüksek düşüş ise %1,58 ile ev Eşyası grubunda gerceklesti.
Yıllık olarak en yüksek artış %28,44 ile Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşirken 2018 yılının mayıs ayına göre hiçbir harcama grubunda fiyatlar da düşüş olduğu görülmüyor.
TÜFE 'nin 2018 verilerini 2019 verileri ile incelediğimiz de şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor.
2018 Ağustos ayı itibari ile TÜFE de yaşanan yükseliş eğilimi 2018 Ekim ayında zirve yaptığı ve devamında düşüş eğilimine girdiği görülüyor. 2017 verilerine baktığımızda ise TÜFE 'de görülen en yüksek veri 2017 kasım ayında rastlıyoruz. Yanı 2018 kasım ayında TÜFE 'de görülmeye başlanan düşüş eğilimi 2017 kasım ayında görülen zirvenin etkisi olduğunu düşünüyorum. 2018 yılı ocak, şubat, mart ve nisan aylarından açıklanan daha önceki aylara göre nispeten düşük ve yatay verilerin, 2019 yılının ilk çeyreğinde açıklanan Yıllık TÜFE verilerine olan etkisi de belirgin bir şekilde belli oluyor. Yani yıllık TÜFE verileri bir önceki yılın TÜFE verileri ile kıyaslandığında kısmen de olsa bir ters korelasyon olduğu düşünülebilir.
Bunun sebebine gelecek olursak bir önceki yıl yuksek oranda fiyat artışı gözlenen bir mal veya hizmetin bir sonraki sene yine aynı oranda yada daha yüksek bir oranda fiyat artışı gözlenmesi bu mal veya hizmetin kendine özel bir durum oluşmasıyla mümkün olabilir ki böyle bir durumda zaten enflasyon sepetinden bu mal veya hizmet çıkarılır. Buna örnek verecek olursak bir önceki yıl buğday fiyatlarındaki yüksek seyir bir sonraki sene çiftçileri daha fazla buğday ekimine yönlendirir ve fazla olan arz ile fiyatların yükselmesini yada bir önceki yıla göre daha düşük fiyatlarda seyretmesini sağlar.
Peki yılın geri kalanında ne olacak?
Tahminimce 2019 Ekim ayına kadar yıllık TÜFE 15 civarına kadar düşerek bir önceki yıla göre enflasyon farkı kapamaya yönelme olasılığı var. Yıl sonuna doğru ise tekrar yükseliş potansiyeli var. Bu durum maliye politikaları ile desteklenirse daha olumlu veriler görebiliriz.
Aylık olarak en yüksek artış %8,88 ile Alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşirken en yüksek düşüş ise %1,58 ile ev Eşyası grubunda gerceklesti.
Yıllık olarak en yüksek artış %28,44 ile Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşirken 2018 yılının mayıs ayına göre hiçbir harcama grubunda fiyatlar da düşüş olduğu görülmüyor.
TÜFE 'nin 2018 verilerini 2019 verileri ile incelediğimiz de şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor.
2018 Ağustos ayı itibari ile TÜFE de yaşanan yükseliş eğilimi 2018 Ekim ayında zirve yaptığı ve devamında düşüş eğilimine girdiği görülüyor. 2017 verilerine baktığımızda ise TÜFE 'de görülen en yüksek veri 2017 kasım ayında rastlıyoruz. Yanı 2018 kasım ayında TÜFE 'de görülmeye başlanan düşüş eğilimi 2017 kasım ayında görülen zirvenin etkisi olduğunu düşünüyorum. 2018 yılı ocak, şubat, mart ve nisan aylarından açıklanan daha önceki aylara göre nispeten düşük ve yatay verilerin, 2019 yılının ilk çeyreğinde açıklanan Yıllık TÜFE verilerine olan etkisi de belirgin bir şekilde belli oluyor. Yani yıllık TÜFE verileri bir önceki yılın TÜFE verileri ile kıyaslandığında kısmen de olsa bir ters korelasyon olduğu düşünülebilir.
Bunun sebebine gelecek olursak bir önceki yıl yuksek oranda fiyat artışı gözlenen bir mal veya hizmetin bir sonraki sene yine aynı oranda yada daha yüksek bir oranda fiyat artışı gözlenmesi bu mal veya hizmetin kendine özel bir durum oluşmasıyla mümkün olabilir ki böyle bir durumda zaten enflasyon sepetinden bu mal veya hizmet çıkarılır. Buna örnek verecek olursak bir önceki yıl buğday fiyatlarındaki yüksek seyir bir sonraki sene çiftçileri daha fazla buğday ekimine yönlendirir ve fazla olan arz ile fiyatların yükselmesini yada bir önceki yıla göre daha düşük fiyatlarda seyretmesini sağlar.
Peki yılın geri kalanında ne olacak?
Tahminimce 2019 Ekim ayına kadar yıllık TÜFE 15 civarına kadar düşerek bir önceki yıla göre enflasyon farkı kapamaya yönelme olasılığı var. Yıl sonuna doğru ise tekrar yükseliş potansiyeli var. Bu durum maliye politikaları ile desteklenirse daha olumlu veriler görebiliriz.
ENFLASYON NEDIR? TALEP ENFLASYONU VE MALİYET ENFLASYONU NEDİR?
Enflasyon
ne demektir?
Enflasyon, bir ekonomideki mal ve
hizmetlerin fiyatlarında gözlenen sürekli ve genel kapsamlı artışı ifade eder.
Deflasyon ise bu durumun tersidir. Devlet ve Merkez bankaları fiyat istikrarını
sağlamak amacıyla çalışmalar yapar. Bir ürün veya hizmetin fiyat artışı
enflasyon oluşturmaz. Enflasyon oluşması için bir çok mal veya hizmetin
fiyatında genel anlamda artış eğilimi gözlenmesi gerekir. Bu sebeple TÜİK
verileri takip ederken enflasyon sepeti oluşturur. Bu sepet aydan aya
değişkenlik gösterebilir. Bunun da sebebi mevsimsel etkilerden arındırmaktır.
Peki fiyat
istikrarı nedir?
Fiyat
istikrarı, fiyatların sabitlenmesi değil genel seviyesindeki uzun süren
artış(Enflasyon) veya düşüş(Deflasyon) eğiliminin önlenmesidir.
Enflasyon
oranın artması demek fiyatların bir önceki döneme göre daha hızlı yükselmesi
demektir. Enflasyon oranının düşmesi ise fiyatların düşmesi değil, fiyatların
daha yavaş artış göstermesi demektir. Fiyatların düştüğünün göstergesi
enflasyon oranının eksi bir değer göstermesi ile anlaşılabilir. Buna da
deflasyon denir.
Talep Enflasyonu, merkez bankası aracılığıyla para arzının artmasının sonucu olarak düşünülebilir. Para arzı sonucu bankaların borç verebilme kapasiteleri artar. Tüketiciler daha fazla borç alabilir ve ellerindeki para miktarı artar. Sonrasında ise tüketicilerde harcama eğilimi oluşur. Sonuç olarak da piyasada olan mal veya hizmet, bu harcama eğilimini yani talebi karşılamaya yetmez ve fiyatlarda artış meydana getirir. Talep enflasyonunun tehlikeli bir yönü daga vardır. Bu gevşek para politikası yüzünden harcama eğilimine yönelen vatandaşın tekrar tasarrufa yönelmesindeki zorluktur. Yani vatandaşlar kazançları artıktan sonra harcamalarını da artırırlar ve kazançları artık durağanlaştığında ise tasarrufa yönelmek yerine harcamalarını devam ettirirler. Şans oyunlarından para kazananlarının tekrar eski maddi durumlarına dönmeleri bence en önemli örnektir.
Maliyet Enflasyonu, üretim de kullanılan her türlü maddenin, işçi ücretlerinin maliyetlerinin artmasi, vergiler vb. sonucu oluşan enflasyon çeşididir. Ülkemizde bu enflasyon çeşidini sıklıkla görüyoruz. Yüksek ara malı ithalatı, ötv, dolaylı vergiler vb. Maliyet enflasyonumuzu sürekli olarak tetikliyor. Maliyet Enflasyonu ile mücadelenin en etkin yolu katma değerli ürün üretimini arttırarak cari dengenin fazla vermesini sağlamaktır. Bunu da dövizle aldığımız aramaddeleri ve hammaddeleri yerlileştirmektir.
Unutulmamalıdır ki tüm ekonomik aktivitelerin olumlu bir grafik çizmesi için yapılması gereken ilk ve en önemli faaliyet EĞİTİMDİR. Vergilerin azaltılması, işçi ücretlerinden tasarrufa gidilmesi(işçilere olan büyük haksızlık), mal ve hizmetlerde indirime gidilmesi, arzın arttırılması, vatandaşın tasarrufa yönelmesi vb. maliye politikasında geçici bir çözüm olarak alan yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Asıl hamle gençlere olan yatırımdır. Gençlerin aldığı akılcı eğitim sayesinde refah seviyemizi ve barış ortamımızı kalıcı ve ilelebet koruyabiliriz.
Son olarak Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bir sözünü hatırlatmakta fayda görüyorum.
"Türk,
Öğün, Çalış, Güven."
AÇIĞA SATIŞ NEDİR ?
Açığa satış işlemi, sahip olunmayan sermaye piyasası
araçlarının satılmasını ya da satışına ilişkin emrin verilmesini ifade eder.
Satışa ilişkin takas yükümlülüğünün ödünç alınan sermaye piyasası araçları ile
yerine getirilmesi de açığa satış sayılır.Hisse
senedi işlemlerinde diyelim ki X hissenin değer kazanacağına inanan yatırımcı
bu X hissesinden satın alır ve stratejisine göre belirlediği hedef fiyatından
elindeki hisseleri satar. Ancak bir hisse senedinin değer kaybetme ihtimalini
düşünen bir yatırımcı hisse senedinin düşmesini bekleyerek alttan alıp bunun
üzerine bir de hisse senedinin bir kez daha deger kazanmasını beklemek pek de
fırsat gibi değerlendirilmez. Ancak siz bu X hissesinin düşeceğini tahmin
ediyorsanız bu hisseyi öncesinde borçlanarak satıp sonrasında hedef fiyatınıza
düştüğünü görünce alım yaparak kapatabilirsiniz. Yani diyelim 1000 tane X
hissesi aldınız. Portföyünüzde 1000 adet pay görünür. Ama 1000 tane X hissesini
açığa satıp hissenin düşmesini beklerken portföyünüz de -1000 adet pay
görürsünüz. Bu eksi pozisyonu kapamak için de alım yapmak zorundasınızdır. Cift
yönlü işlemlerin temeli buna dayanır. Ancak hissede açığa satma işlemlerin de
zaman kısıtlaması vardır ve bu zaman aralığında hisse alımı yapıp portföyünüzü
eksi tutmamanız gerekir. Bu yüzden açığa satışa kısa pozisyon, alım
işlemine de uzun pozisyon da denir.
Vadeli işlemler de pozisyonunuz
ister uzun ister kısa olsun vade sonuna kadar pozisyonunuzu tutabilirsiniz.
Forex de de aynı şekilde haftalarca kısa yada uzun pozisyon da kalabilirsiniz.
Ancak forex de swap masrafı karşımıza çıkar.
Iki yönlü işlem yapmayan yatırımcı
benim gözümde kara düzen ilerleyen yatırımcıdan farkı yoktur. Işlem yaparken
bir yatırımcı yükseliş fırsatı gördüğünde degerlendiriyorsa aynı şekilde düşüşlerde
fırsatı gördüğünde değerlendirmelidir.
Açığa satış meselesinde daha iyi
anlaşılması için bir örnek daha vermek isterim. Diyelim ki altın fiyatları
düşeceğini düşünüyorsunuz. Bir kuyumcuya gidip diyorsunuz ki ( şu an altının
gramı 250 tl olsun) "ben senden 10 gram altın değerinde borç istiyorum. 10
gram altının var ve bunu da sana teminat olarak bırakacağım. Bu borcumu 1 ay
sonra kapatacağım". Kuyumcudan 2500 tl borç alıyorsunuz. 1 ay sonra
altının gramı 230 tl olsun. 10 gram altının değeri 2300 tl ediyor
kuyumcuya 2300 tl ödedikten sonra aradaki 200 tl fark size kār olarak
kalacaktır ve 10 gram altınınızı da alıp yolunuza bakıyorsunuz. Yalnız burada
teminat olarak bırakılan 10 gram altın kafanızı karıştırmasın. Bu 10 gram altın
teminattır. Açığa satışta elinizde açığa sattığınız ürün bulunmaz. Yani burda
esas teminattır. Bu 10 gram altın yerine onun değerinde bakır, gümüş, demir vb.
değerli bir varlık da olabilir. Yada paranın direkt olarak kendisi de olabilir.
Kalın sağlıcakla..
HEDGE NEDİR?
Bir yatırımcı finansal piyasalarda yada ticari faaliyetlerinde birikimlerini değerlendirirken beklenmeyen bir fiyat hareketinden etkilenmek istemez. Fiyat hareketlerinden etkilenmemek için yapılan riskten korunma faaliyetlerine hedge denir. Bir yatırımcı yatırımının bir kısmı için yada tamamı için kar oranını sabitleyip hedge etmiş olarak getirisini garanti altına alabilir.
İhracat ve ithalat ile uğraşıyorsanız hedge mekanizmasını kullanmadan sağlıklı bir şekilde ticari faaliyetlerinizi yürütmeniz mümkün değildir. Bilmiyor olmasanız bile şu andan itibaren öğrenmeniz gerekir. Aksi takdirde bir sabah kalktığınızda tüm ticari faaliyetlerinizi durdurmak zorunda kalabilirsiniz.
Peki neden bu kadar önemli bu hedge? Türkiye malum enflasyonist bir ülke. Dış şoklara karşı kırılgan bir ekonomiye sahip. Bu yapısından dolayı Emerging Markets (EM) olarak adlandırılan Brezilya, Güney Afrika, Meksika, Rusya vb. ülkelerle aynı kategoride değerlendiriliyoruz. Peki neden EM diye bir sınıfa koydular bizi. Bunun sebebi global ekonomide ciddi bir gelişme yaşandığında, politik bir çekişme yada savaş benzeri bir gelişme yaşandığında(ki savaş söylemleri bile yeterli) ilk olarak uluslararası fonlar bu ülkelerde yatırımlarını geri çekmeye başlarlar. Böylelikle de ekonomik yapısı bir anda dalgalanmaya fiyatlar sürekli olarak oynaklık göstermeye başlar. Yabancı dövizini çekemeye başladığı vakit döviz hareketlilikleri başlar, politik bir gerginlikte gümrük ile ilgili sıkıntılar baş gösterir vb. sorunlar şeklinde devam eder. Ülkemizden örnek vermek gerekirse 2018 yılını USDTRY kuru yüzde 41 değer kaybıyla kapadı ki yıl içinde değer kaybı 2018 ocak ayına göre yüzde 90'ı geçtiği zamanlar olmuştu. Bu döviz artışı petrol ithalatçısı konumumuzdan dolayı akaryakıt ürünlerine zam şeklinde yansıdı.Akaryakıt fiyatlarının yükselmesi lojistiğe, lojistikten de tarım ürünlerine dalga dalga tüm sektörlere fiyat artışları yayıldı. Bu zaman aralığında ithal girdisi olan orta ölçekli üreticimiz kendisini hedge etmediği için 9-10 ağustos 2018 de TL'nin yüzde 22'lik değer kaybıyla USD cinsi borcu yada alacağı hammadde yüzünden hanesine yüzde 22'lik bir borç daha yazıldı. Ayrıca 10 ağustos cuma gününe denk geldiği için 13 ağustos günü USD/TRY nin kaç olacağını düşünerek 2 gece de fazladan uykusuz kalması ve 13 ağustos günü yüzde 7 lik bir değer kaybıyla da yaşadığı stres de cabası. Doların sermayenizde ki oranı şirketten şirkete değişiklik gösterir ancak dolar cinsinden olan kısmı 3 gün iş günü içinde yüzde 30 a yakın değer kaybetti. Bu gavur icadı hedge'den kaçamayız. İşletmecilerimizin tamamı bunu öğrenlenmelidir.
Peki bu hedge'i nasıl yapacağız?
Eğer meblağınız yüksekse bu işleri yapan portföy yönetim şirketleri zaten var. Yani sizin yerinize zaten sizin paranızı değerlendiren şirketler var. USD cinsi faaliyetlerinin sermayesindeki payı nispeten az olan şirketler ise Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası(VİOP) 'da aracı kurumun önerilerini dikkate alarak kendisini hedge edebilir. Döviz borcu olan bir şirket elinde yeterince TL olmadığı için dolar alamayacak ve borç vadesine TL'de ki değer kayıplarından etkilenerek gelecek. Bunun önüne, vadesinde ödemesi gereken usd cinsi borcun tl karşılığı miktarı kadar sözleşme büyüklüğünü forexde veya VİOP'da uzun pozisyon(long) girerek daha düşük bir miktarda teminat(yada buna sigorta primi diyebilirsiniz, ancak bu teminat çekilebiliyor) ile kendinizi hedge etmiş olursunuz. İhracatçı iseniz yine alacak vadesine kadar USDTRY kurunda düşüşlerden etkilenmemeniz için alacağınız kadar sözleşme tutarı kadar forex ve VİOP'da kısa pozisyon(short) açıyorsunuz. Konu aslında çok basit. Yatırım yaptığınız enstrümanın fiyatı ile ters bir korelasyona sahip herhangi bir enstrümanı hedge yapmada kullanabilirsiniz. Yani aralarında ters korelasyona sahip iki esntrümanın birinde alış girerken diğerinde açığa satarak kendinizi hedge edebilirsiniz.
Elektrik fiyatlarını, usdtry kurunu, gayrimenkulünüzü, altınınızı vb. herhangi bir enstrümanı hedge edecek bir enstrüman bulunur. Ama sizin öncelikle bunun farkında olmanız gerek.
Daha fazlasını merak edenler yorumda belirtebilirler.
DOLARİZASYON
Bir
ülkedeki yerleşiklerin değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı
olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmalarıdır. Tam
dolarizasyon, bir ülkenin ulusal parasını tamamen terk edip, yabancı para
birimini resmi para birimi olarak kabul etmesidir. Kısmi dolarizasyon; bir
ülkede ekonomik birimlerin, yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamında ulusal paranın
olası değer kaybından korunmak amacıyla, ulusal para cinsinden finansal
varlıklar yerine yabancı para cinsinden finansal varlıkları seçmeye
başlamasıyla ortaya çıkmaktadır. Genelde dolarizasyonun ilk aşamasının, yabancı
para cinsinden varlıkların değer biriktirme aracı olarak kullanılmaya
başlanması olan ‘varlık ikamesi’ şeklinde geliştiği görülmektedir.
Öte yandan, özellikle gelişmekte olan piyasalarda yakın geçmişte sıkça
yaşanan bankacılık krizleri, iktisat yazınına varlık dolarizasyonunun yanı
sıra ‘yükümlülük dolarizasyonu’ kavramını da eklemiştir. Yükümlülük
dolarizasyonu; ülkedeki bankacılık ve kamu kesimi dahil olmak üzere tüm
ekonomik birimlerin, yabancı para cinsinden büyük
miktarda yükümlülüklerinin bulunmasıdır. Hem varlık hem de yükümlülük
dolarizasyonları tek bir başlık altında toplanarak ‘finansal dolarizasyon’
olarak nitelendirilebilir. Finansal dolarizasyon, bir ülkedeki yerleşiklerin,
hem varlık hem de yükümlülüklerini yabancı para cinsinden tutma eğilimleri
olarak tanımlanmaktadır.
Kaynak: TCMB
DOLAR(USD) KURU İLE YURTİÇİ YERLEŞİKLERCE TUTULAN YABANCI PARA MEVDUATLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
İnsanoğlu yapısı gereği varlıklarını korumak hatta arttırmak ister. Bunu birikimle elde edebilir.Bu birikimlerini ister para olarak yapar ister duran varlık olarak elinde tutar. Ancak ülkemizde enflasyon denen lanet bir sorunumuz var. Bu sorunumuz yüzünden aynı malı veya hizmeti her geçen gün daha pahalıya alıyoruz. Enflasyondan korunmak için vatandaşlarımızın alternatif çözümleri var. Bunlar döviz almak, altın almak, gayrimenkul satın almak vb. olarak örnek verilebilir. Birikimlerini döviz olarak tutmak artık kendi para birimine güvenin azaldığı anlamına gelir ki vatandaşlarımızın bir çoğu kendi para birimlerine güvenmemektedir. Böyle bir ülkede dolarizasyon kaçınılmazdır.
Ülkemizde gerek ara malı ithalatı gerekse şirketlerin yüklü döviz borçluluğu fazla olduğundan dolayı sürekli olarak sıcak döviz yani nakit ihtiyacımız bulunmaktadır(Bu konuya daha sonraki yazılarımızda da değineceğiz). Borçlarımızı ödeyebilmemiz için ya elimizde borçlarınızı ödeyecek kadar dövizimiz olacak(bu pek mümkün görünmüyor) yada yurtdışından yatırımcılar vasıtasıyla gelen sıcak döviz ile borçlarımızın taksitlerini ödeyerek borçlarımızı çevirmemiz gerekecektir. Diğer bir seçenek ise sendikasyon kredisidir ki bu borcu borçla çevirmedir.
Bu dönemde yurtdışından ülkemize sıcak para gelmediğinden dolayı ciddi bir döviz sıkıntısı yaşıyoruz. Ülkemizin mevcut durumu yabancı yatırımcının ülkemize gelip yatırım yaparak döviz getirmesini sağlayacak durumda değil. Hatta ülkemiz vatandaşları bile Türk Lirasının değer kaybından korunmak amaçlı birikimlerini konvertibıl döviz ve altında tutmayı tercih etmektedir. Zaten ülkenizde vatandaşlarınız kendi para birimine güvenmiyorsa yurtdışından yatırım çekmeniz de pek mümkün değildir. Sonuç olarak da piyasadaki kısıtlı dövizden dolayı TL'nin döviz karşısında değer kaybı kaçınılmazdır.
Merkez bankası yabancı para mevduatları verilerine baktığımızda benim ilginç bulduğum bazı durumlara rastlıyoruz. Aşağıdaki grafik yurtiçi yerleşiklerin ve yurtiçi tüzel kişilerin döviz mevduat hesapları ile USD/TRY kurunun karşılaştırmasını vermektedir.
Mavi: USD/TRY
Siyah: Gerçek kişilerin yabancı para mevduatı
Yeşil: Tüzel kişilerin yabancı para mevduatı
Grafik incelendiğinde gerçek kişilerin yabancı para mevduatı ile USD/TRY kuru arasında ters bir korelasyon olduğu görülmektedir. Yani gerçek kişiler USD/TRY kuru yükseldiğinde ellerindeki dövizi satıp TL'ye döndükleri görülüyor. Benzer bir ilişki tüzel kişilerde görülmüyor. Şu an gerçek kişilerin elinde 100 milyar dolara yakın döviz var. Tüzel kişilerde ise bu rakam 67 milyar dolar civarında.
Özetle, vatandaşlarımız dolar kuru değer kaybettiği vakit ilerleyen zamanlarda değer kazanacağını düşünerek alım yapmaya devam etmektedir. Her ne kadar TL'ye güveni az olsada kendileri için yeterince yüksek bir değerden sonra yükseldikçe satışa geçmektedir.
Ülkemizde gerek ara malı ithalatı gerekse şirketlerin yüklü döviz borçluluğu fazla olduğundan dolayı sürekli olarak sıcak döviz yani nakit ihtiyacımız bulunmaktadır(Bu konuya daha sonraki yazılarımızda da değineceğiz). Borçlarımızı ödeyebilmemiz için ya elimizde borçlarınızı ödeyecek kadar dövizimiz olacak(bu pek mümkün görünmüyor) yada yurtdışından yatırımcılar vasıtasıyla gelen sıcak döviz ile borçlarımızın taksitlerini ödeyerek borçlarımızı çevirmemiz gerekecektir. Diğer bir seçenek ise sendikasyon kredisidir ki bu borcu borçla çevirmedir.
Bu dönemde yurtdışından ülkemize sıcak para gelmediğinden dolayı ciddi bir döviz sıkıntısı yaşıyoruz. Ülkemizin mevcut durumu yabancı yatırımcının ülkemize gelip yatırım yaparak döviz getirmesini sağlayacak durumda değil. Hatta ülkemiz vatandaşları bile Türk Lirasının değer kaybından korunmak amaçlı birikimlerini konvertibıl döviz ve altında tutmayı tercih etmektedir. Zaten ülkenizde vatandaşlarınız kendi para birimine güvenmiyorsa yurtdışından yatırım çekmeniz de pek mümkün değildir. Sonuç olarak da piyasadaki kısıtlı dövizden dolayı TL'nin döviz karşısında değer kaybı kaçınılmazdır.
Merkez bankası yabancı para mevduatları verilerine baktığımızda benim ilginç bulduğum bazı durumlara rastlıyoruz. Aşağıdaki grafik yurtiçi yerleşiklerin ve yurtiçi tüzel kişilerin döviz mevduat hesapları ile USD/TRY kurunun karşılaştırmasını vermektedir.
Mavi: USD/TRY
Siyah: Gerçek kişilerin yabancı para mevduatı
Yeşil: Tüzel kişilerin yabancı para mevduatı
Grafik incelendiğinde gerçek kişilerin yabancı para mevduatı ile USD/TRY kuru arasında ters bir korelasyon olduğu görülmektedir. Yani gerçek kişiler USD/TRY kuru yükseldiğinde ellerindeki dövizi satıp TL'ye döndükleri görülüyor. Benzer bir ilişki tüzel kişilerde görülmüyor. Şu an gerçek kişilerin elinde 100 milyar dolara yakın döviz var. Tüzel kişilerde ise bu rakam 67 milyar dolar civarında.
Özetle, vatandaşlarımız dolar kuru değer kaybettiği vakit ilerleyen zamanlarda değer kazanacağını düşünerek alım yapmaya devam etmektedir. Her ne kadar TL'ye güveni az olsada kendileri için yeterince yüksek bir değerden sonra yükseldikçe satışa geçmektedir.
KONVERTİBİLİTE (CONVERTİBİLİTY) PARA

Bir ülke parasının, döviz piyasalarında başka bir ülke parası ile serbestçe değiştirilebilmesi ve uluslararası ticari işlemlerde değişim aracı olarak kullanılabilmesidir.
Kaynak: TCMB
F/K ve PD/DD Oranı İle Hisse Değerlendirmesi

Fiyat Ve Kazanç Oranı(F/K) Nedir?
Uluslararası fonlar bir şirkete yatırım
yapmak istediklerinde hisse başına düşen kar tutarına bakarlar. Ülkemizde ise
yüzdesel kar oranına bakılır. Bu farklılığın sebebi bizim enflasyonist bir ülke
olmamızdan kaynaklıdır. Bizim ülkemizde yatırımcı enflasyonun üzerinde getiri
elde edip edemeyeceğini değerlendirirken uluslararası fonların böyle bir derdi
yoktur. Uluslararası fonlar direkt olarak USD cinsi getiri potansiyellerini
hesaplayarak yatırım yaparlar. Yatırım yapacakları şirketleri ise
bilançolarında hisse başına kar tutarı artmış ancak henüz bu kar hisse fiyatına
yansımamış şirketler arasından seçerler. BİST30 şirketleri arasında F/K oranı
10 altında ise değerlendirmeye alınabilir. 25’den yüksek ise değerlendirmeye alınmaması
daha uygun olur. Ancak bir hisseden alım yapmak için tek kriter F/K oranı
olmamalıdır. Şirketin yönetiminin şeffaflığına, özsermaye artışına,
yatırımlarına vb. unsurlarda değerlendirilmelidir. F/K oranını bilmediğiniz
şirketleri aşağıda belirtilen şekilde hesaplayabilirsiniz.
Hisse Başına Kar = Net Şirket Karı /
Toplam Hisse Senedi Sayısı
F/K = Fiyat / Kazanç Oranı = Hisse Fiyatı
/ Hisse Başına Kar
Şirket net kar yerine zarar açıkladığında
hisse başına kar eksi değer alacaktır ve dolayısıyla f/k oranı da eksi
çıkacaktır. Ayrıca şirket karı öz sermayesine göre çok düşük geldiği durumlar
da hisse başına kar çok düşük bir değer alacaktır ve bu durumda f/k oranını
anlamsız derecede yüksek bir değer almasına neden olacaktır. Bu gibi durumlarda
f/k oranı size anlamlı bir değer ifade etmez ve değerlendirme yapılmaz.
Piyasa Değeri Ve Defter Değeri(PD/DD)
Oranı Nedir?
Piyasa değerleri ve defter değerleri
kısaltılmış haliyle pd/dd olarak gösterilir. Bir şirketin piyasa değeri bir
şirkete ait hisse senetlerinin son işlem fiyatı ile o şirkete ait hisse senedi
sayısının çarpımıyla bulunur. Defter değeri ya da bilinen diğer adıyla muhasebe
değeri ise kısaca bir şirketin öz sermayesi(Öz Sermaye = Toplam Aktifler –
Toplam Borçlar), öz değerler toplamı olarak ifade edilir. Eğer bir şirketin
piyasa değeri ile özsermayesinin eşit olması beklenir. Bunu piyasa değeri ile
defter değerini oranlayarak değerlendirebiliriz. Örneğin, şirket piyasa
değeri özsermayesinden daha düşük bir tutarda seyrediyorsa pd/dd oranı 1’den
küçük olacaktır ve hisse fiyatının yükselerek piyasa değerinin özsermaye
değerine ulaşması beklenir.
Bir şirketin pd/dd oranı 1’den yüksekse
şirket pahalı olarak değerlendirilebilir. Bu gibi durumlarda şirketin hisse
değeri kaybetmesi beklenir. Ancak hissenin değer kaybetmesi şart değildir.
Şirket özsermaye artışına da gidebilir ki böylelikle defter değerini arttırarak
şirket ucuz duruma düşebilir. Ayrıca bir şirketin pd/dd oranının 1’den düşük
olduğu durumlar şirket ucuz olarak değerlendirilebilir. Yine aynı şekilde hisse
fiyatı yükselerek defter değerine ulaşabilir yada şirket kötü bir yönetimin,
yanlış yatırımların vb. etkisiyle özsermayesini eriterek hiç hisse fiyatı
yükselmeden bile piyasa fiyatıyla değerini eşitleyebilir.
PD/DD = Piyasa Değeri/Defter Değeri
PD/DD=1 (şirketin fiyatlaması makul)
PD/DD < 1 ise Ucuz
PD/DD > 1 ise Pahalı
Aşağıda bazı şirketlerin 2019 mayıs itibari ile F/K oranları ve
PD/DD oranları verilmiştir.
Hisse
|
F/K
|
PD/DD
|
ADANA
|
5,11
|
2,44
|
AEFES
|
11,68
|
0,89
|
AKCNS
|
8,16
|
1,06
|
AKENR
|
A/D
|
A/D
|
AKSEN
|
5,28
|
0,7
|
ALKIM
|
6,13
|
1,72
|
ANACM
|
5,72
|
0,88
|
ARCLK
|
7,85
|
1,16
|
ASELS
|
6,22
|
1,54
|
AYGAZ
|
4,89
|
0,84
|
BIMAS
|
15,57
|
5,3
|
BIZIM
|
12
|
2,72
|
BOLUC
|
5,2
|
0,86
|
CCOLA
|
9,71
|
1,11
|
CIMSA
|
3,7
|
0,48
|
DOAS
|
7,47
|
0,6
|
ENKAI
|
7,67
|
0,91
|
EREGL
|
6,13
|
0,78
|
FROTO
|
9,33
|
4,01
|
INDES
|
4,52
|
0,88
|
KORDS
|
23,89
|
1,29
|
KRDMD
|
3,53
|
0,62
|
LKMNH
|
8,98
|
0,88
|
LOGO
|
10,14
|
2,28
|
MAVI
|
13,75
|
3,89
|
MGROS
|
A/D
|
11,2
|
MPARK
|
23,5
|
3,56
|
MRDIN
|
13,69
|
1,19
|
ODAS
|
10,87
|
0,33
|
OTKAR
|
7,1
|
4,57
|
PETKM
|
8,7
|
1,52
|
PGSUS
|
12,67
|
0,69
|
SELEC
|
4,56
|
0,91
|
SISE
|
6,06
|
0,9
|
SODA
|
5,74
|
1,38
|
TATGD
|
9,19
|
1,05
|
TAVHL
|
14,3
|
1,21
|
TCELL
|
8,3
|
1,42
|
THYAO
|
3,67
|
0,42
|
TKFEN
|
4,5
|
1,52
|
TOASO
|
7,81
|
3,21
|
TRKCM
|
4,19
|
0,68
|
TTKOM
|
16,67
|
1,76
|
TTRAK
|
6,19
|
1,46
|
TUPRS
|
7,52
|
2,62
|
ULKER
|
8,46
|
1,79
|
UNYEC
|
8,24
|
1,2
|
YATAS
|
7,96
|
1,6
|
ZOREN
|
3,31
|
9,49
|
AKGRT
|
6,07
|
1,63
|
ANHYT
|
7,93
|
1,69
|
ANSGR
|
5,72
|
0,88
|
AKBNK
|
5,08
|
0,56
|
ALBRK
|
2,99
|
0,33
|
GARAN
|
4,59
|
0,61
|
HALKB
|
3,52
|
0,21
|
TSKB
|
2,9
|
0,35
|
VAKBN
|
2,13
|
0,29
|
YKBNK
|
3,65
|
0,38
|
EKGYO
|
2,92
|
0,32
|
ISGYO
|
8,97
|
0,25
|
OZKGY
|
1,02
|
0,31
|
TRGYO
|
4,04
|
0,27
|
AGHOL
|
31,83
|
0,48
|
ALARK
|
8,75
|
1
|
KCHOL
|
5,56
|
0,98
|
SAHOL
|
2,85
|
0,41
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)